Chapter 6: Bölüm 6: Kararlılık ve Yeni Tehditler
Bölüm 6: Kararlılık ve Yeni Tehditler
Fujimaru ve Fushi, bir sonraki katmana ilerlemeye hazırlanırken, yolculuklarının her geçen gün daha da tehlikeli hale geldiğini fark ediyorlardı. Dönen yapının bu bölgesi, önceki katmanlara kıyasla çok daha vahşi yaratıklarla doluydu. Ancak asıl tehdit, doğanın kendisiydi. Sürekli değişen hava koşulları, kaygan taş yollar ve puslu ormanlar, ilerlemelerini giderek daha zorlaştırıyordu.
İlerlerken, ormanın derinliklerinden gelen garip bir uğultu duyuldu. Fushi ürpererek Fujimaru'ya yaklaştı. "Bu ses... hiç normal değil," diye fısıldadı.
Fujimaru başını salladı. "Kesinlikle. Dikkatli olalım. Burada neyle karşılaşacağımızı bilmiyoruz."
Birkaç adım attıklarında, önlerinde devasa bir geçit belirdi. Eski taşlarla örülmüş, üstü yosun kaplıydı ve üzerinde antik semboller oyulmuştu. Fushi sembollere dikkatle baktı. "Bunlar eski maceracıların kullandığı işaretler… Ama bir şey garip."
"Ne gibi?" Fujimaru dikkatlice baktı.
Fushi parmağıyla sembollerden birini işaret etti. "Bu işaret, buranın bir tuzak alanı olduğunu söylüyor. Eğer dikkatsiz olursak, buradan sağ çıkamayabiliriz."
Fujimaru derin bir nefes aldı. "O zaman en iyisi çok dikkatli olmamız."
Yavaşça geçide doğru ilerlediler. İçeri girdiklerinde, atmosfer tamamen değişti. Hava daha ağır hissediliyordu ve her adımda taşlardan yankılanan ayak sesleri, yankılanarak içlerini ürpertiyordu. Geçidin iç kısmında, duvarlara oyulmuş eski savaş sahneleri vardı. İnsanlar dev yaratıklara karşı savaşıyor, bazıları ise yere yığılmış, ölü halde tasvir ediliyordu.
Fushi, fısıltıyla konuştu. "Burası... eski bir savaş alanı olmalı."
Tam o anda, arkalarındaki geçit aniden kapanmaya başladı. Fujimaru hızla geriye döndü ama artık çok geçti. Koca taş kapı gürültüyle kapandı ve onları içeride bıraktı.
Fujimaru dişlerini sıktı. "Tahmin ettiğimden daha zor olacak."
Birden, geçidin derinliklerinden yankılanan metalik sesler duyuldu. Gölgenin içinden, zırhlı bir figür yavaşça belirdi. Paslı bir kılıç taşıyor, boş göz çukurlarıyla onlara bakıyordu. Ardından bir başkası, sonra bir diğeri... Kısa sürede en az beş tane zırhlı savaşçının geçidin içini doldurduğu anlaşıldı.
Fushi geri adım attı. "Bunlar... hayalet savaşçılar."
Fujimaru kollarını kaldırdı, mekanik bıçaklarını hazırladı. "O zaman onlara yolumuzu açmamız gerekecek."
İlk savaşçı aniden ileri atıldı, paslı kılıcını Fujimaru'ya savurdu. Fujimaru hızla yana sıçradı, mekanik kollarıyla darbenin yönünü değiştirdi. Diğerleri de harekete geçmişti. Fushi bir büyü formülü mırıldandı, elinden parlak bir enerji dalgası çıktı ve en öndeki savaşçılardan birini duvara fırlattı. Ancak diğerleri hızla üzerlerine geliyordu.
Fujimaru, Fushi'ye seslendi. "Bunlar sayıca çok fazla! Bir çıkış yolu bulmalıyız!"
Fushi, duvarlardaki sembolleri incelerken bir şeyi fark etti. "Burada! Eğer şu sembole büyü gücü verirsem, bir çıkış kapısı açılabilir!"
Fujimaru hızla bir savaşçının saldırısını savuşturdu ve Fushi'ye zaman kazandırmak için önüne geçti. "O zaman çabuk ol!"
Fushi tüm gücünü toplayarak sembole büyü gücünü aktardı. Aniden, tavanın üstünde bir ışık belirdi ve bir kapı açıldı. Fujimaru Fushi'yi tuttu ve hızla kapıya doğru atladı. Arkalarındaki savaşçılar onlara yetişemeden, ışığın içinden geçerek güvenli bir bölgeye düştüler.
İkisi de nefes nefese kalmıştı. Fushi gözlerini kapattı ve iç çekti. "Bu gerçekten çok yakındı..."
Fujimaru ise gülerek başını salladı. "Evet, ama artık bir sonraki aşamaya hazırız."
Böylece ikili, daha büyük tehlikelerle dolu bir yolculuğa devam etmeye hazırlanırken, içlerinde artan bir kararlılıkla bir sonraki katmana adım atmaya hazırlandılar...