Derin Mührün Altında

Chapter 13: Bölüm 13: Geceye Hazırlık



Fujimaru ve Fushi, keşiflerini tamamladıktan sonra barınağa geri döndüler. Hava yavaş yavaş kararıyordu ve yeni katın bilinmeyen tehlikeleri, gece olunca daha da korkutucu hale gelebilirdi.

Fujimaru kapının önünde durup gökyüzüne baktı. Tavana asılı dev kristallerin ışığı azalmaya başlamıştı. "Gece yaklaşıyor. En kısa sürede barınağı güvenli hale getirmeliyiz."

Fushi, topladığı kuru dalları yere bıraktı. "Öncelikle bir ateş yakmalıyız. Hem sıcak kalırız hem de vahşi hayvanları uzak tutarız. Ayrıca elimizdeki yiyecekleri de pişirebiliriz."

Fujimaru ona onaylayarak başını salladı ve küçük bir alan temizleyerek taşları çember şeklinde dizdi. "Ateşi yakarsak, göze çarpabiliriz. Ama tamamen karanlıkta kalmak daha kötü olur. Kontrollü bir ateş yakalım."

Fushi cebinden küçük bir çelik parçası çıkardı ve taşlarla kıvılcım çıkararak ateşi tutuşturdu. Alevler küçük ama sabit bir şekilde yanmaya başladı. İkisi de birkaç saniye boyunca ateşi izledi. Bu sıcak ışık, onların burada hayatta kalabileceklerine dair bir işaret gibiydi.

İlk Akşam Yemeği

Fujimaru, yanına koyduğu meyveleri ve yemişleri aldı. "Bulduğumuz şeyleri denemeliyiz. Zehirli olup olmadıklarını öğrenmek için dikkatli olmalıyız."

Fushi, yemişlerden birini eline aldı ve dikkatle inceledi. "Görünüşe göre zehirli değil ama yine de az miktarda tadına bakmalıyız. Eğer birkaç dakika içinde bir şey hissetmezsek, yemeye devam edebiliriz."

Fujimaru başını salladı ve küçük bir parça ısırdı. Birkaç dakika sessiz kaldılar. Ne baş dönmesi ne de mide bulantısı vardı. "Sanırım güvenli."

Fushi de dikkatlice bir parça yedi ve rahat bir nefes aldı. "Lezzetli sayılmaz ama en azından aç kalmayacağız."

Bir süre sessizlik içinde yemeklerini yediler. Ateşin çıtırtısı, etraflarındaki sessizliği biraz olsun dağıtıyordu. Bu ilk yemek, onlar için hayatta kalma yolculuklarının yeni bir aşamasıydı.

Gece ve Gözcülük

Fushi, ateşin yanında otururken gözlerini hafifçe kapattı. "Burası sandığımızdan daha sakin. Ama yine de nöbet tutmalıyız. Gece neyin geleceğini bilemeyiz."

Fujimaru kollarını bağlayarak sırtını duvara yasladı. "İlk nöbeti ben tutarım. Sen biraz dinlen, sonra seni uyandırırım."

Fushi önce itiraz edecek gibi oldu ama sonra başını salladı. "Tamam. Ama beni fazla bekletme."

Fujimaru gülümsedi. "Merak etme, sıranı kaçırmana izin vermem."

Fushi, yere serdiği kumaşın üzerine kıvrılarak yavaşça gözlerini kapadı. Fujimaru ise ateşin ışığında, dışarıyı izlemeye devam etti.

Gece karanlığı tamamen çöktüğünde, hafif bir rüzgâr esti. Dışarıdan gelen hafif bir hışırtı duydu ama önemsemedi. Henüz neyle karşılaşacaklarını bilmiyorlardı ama en azından bu geceyi güvende geçirmek için ellerinden geleni yapmışlardı.

Fujimaru, gözlerini kısıp etrafı dikkatlice inceledi. Ateşin titrek ışığında gölgeler hareket ediyormuş gibi görünüyordu. Elini hafifçe mekanik koluna götürdü, tetikte olmalıydı. Aklına babasıyla yaptığı ilk yolculuk geldi. O zamanlar da tıpkı böyle bir geceydi; kamp ateşinin yanında oturup, güvenli olup olmadıklarını anlamaya çalışıyorlardı.

Fushi hafifçe kıpırdandı, gözlerini kırpıştırarak uyanmaya başladı. "Sıra bende mi?"

Fujimaru hafifçe gülümsedi. "Henüz değil ama istiyorsan şimdiden alabilirsin."

Fushi hafifçe gerinerek oturdu, ellerini saçlarına götürüp düzeltti. "Biraz su içmeliyim, sonra devralırım. Sen de biraz dinlenmelisin. Yarın uzun bir gün olacak."

Fujimaru başını salladı ve arkasına yaslanarak gözlerini kapattı. Onların yolculuğu daha yeni başlamıştı, ama bu katmanda daha keşfedecek çok şey vardı...

Devam Edecek...


Tip: You can use left, right, A and D keyboard keys to browse between chapters.